B12 Vitamin Eksikliğinde Kalp Çarpıntısı Yapar Mı?
B12 vitaminin temel görevi alyuvar hücresi üretmektir. Bu alyuvar hücreleri vücutta yetersiz olursa taşınan oksijen miktarı azalacağından çarpıntı yaşanır.
İçindekiler
B12 Vitamini ve Kalp Çarpıntısı İlişkilendirmesi
B12 vitamini, suda eriyebilen vitaminler grubundandır. Bu vitaminin vücuttaki temel görevi kan içerisinde bulunan eritrosit üretiminde katalizör görevi görmesidir. Kan üretim sistemini olumlu yönde tetiklemesi ve eksikliğinde alyuvar üretiminin azalması nedeniyle vücutta bazı sorunlar açığa çıkmaktadır.
B12 vitamin eksikliğinde unutkanlık, halsizlik, yorgunluk gibi somatik belirtileri olsa da kişide daha objektif veri olarak gözlemlenebilecek kalp çarpıntısı yapabilmektedir. Alyuvarların temel amacı, vücut içerisindeki oksijen transportunun sağlanmasıdır. Oksijen taşıma alyuvarlar aracılığı ile yapılır ve dokulara, kaslara oksijen iletilip hücrelerin besinleri yakarak enerji üretmesi sağlanır. Alyuvarlar kanda miktarının azalması, daha az oksijen taşınabileceğinden kalp dokuları beslemek için atım sayısını arttıracaktır.
Kalbin dokuları oksijenlendirebilmesi için daha fazla atım yapması aslında daha güçsüz atımlar yapmasına neden olacaktır. Kan içerisindeki şekilli elemanların azalması demek halk arasında ‘kansız kalma’ olarak nitelendirilmektedir. Bu açıdan bakışla da kişilerde kısa süreli efor ve egzersizlerde kalp, dokuların oksijen açlığını gidermek için atımlarını arttırarak daha fazla oksijen göndermeye çalışır. Bu durumda da kişi kendini daha halsiz ve yorgun hisseder ve çarpıntı şikayetleri başlar.
B12 Vitamini Çarpıntı Yapar Mı?
Vücuda alınan besinlerin içerisindeki B12’yi alarak vücuda yararlı hale getirmek Gastro-İntestinal sistemin görevidir. Burada bulunan intrinsik faktör ile beraber ince bağırsaklardan emilmektedir. Mide ve bağırsak sorunu olan kişilerin çoğunluğunda vitamin eksiklikleri görülmektedir. Alyuvarların yapımının azalması ile de kalpte çarpıntılar görülecektir.
Doku ve organların çalışma esnasında hücreleri oksijene ihtiyaç duyarlar. Vücuda alınan besinlerin yakılıp enerjiye dönüştürülebilmesi için oksijene büyük oranda ihtiyacı vardır. Oksijenden yoksun kalmış bir hücre kendisinden beklenen performansı gösteremez ve beyne oksijen ihtiyacını sinirler aracılığı ile iletir. Beyne giden bu sinyal ile kalp hızı arttırılır ve vücuttaki kanın daha hızlı devir daim yapması sağlanır. Bu koşullar altında da kalp daha hızlı fakat daha güçsüz atmaya yani kişilerin hissettiği çarpıntıya yol açar.
Kan miktar olarak vücutta aynı olsa da kanın içerisindeki şekilli elemanlardan alyuvar sayısı eğer az ise taşınan oksijen miktarı da o derece az olacaktır. Bu nedenle hücrelerin oksijen açlığı tam olarak giderilemeyecek ve ihtiyaç aynen devam edecektir. Kişilerin yaşadığı B12 vitamin eksikliği giderilmediği taktirde bu sorun tekrar edecektir. B12 vitaminin kalp çarpıntısı yapması tam olarak bu nedendendir.
B12 Vitaminine Bağlı Çarpıntı Şikayetlerinin Giderilmesi
Kişilerin sürekli olarak çarpıntısı olması, zaman zaman ileri derecede göğsünün sıkışması, nefes darlıkları yaşamasından sonra fizik, kan muayenesinde vitamin eksikliği saptanmış ise mutlaka takviye olarak B12 vitamin tabletleri ya da enjeksiyonu kullanması gerekmektedir. Vitaminin eksikliğine bakışla doktorun belirleyeceği tedavi şekli mutlaka uygulanmalıdır.
Yaygın olarak unutkanlık, halsizlik ve yorgunluğa da neden olan vitamin eksikliğinde kişilerin tedaviye başladıktan sonra bir miktar kendilerini iyi hissetmeleri beklenir. Hastalar tedaviyi doktor kontrolünde devam ettirmeleri ve vitamin düzeyi normale gelene kadar bırakmamaları gerekmektedir.
Hastalar tedavileri devam ederken çarpıntı şikayetleri yaşamalarında ise efor sarf ediliyor ise mutlaka dinlenim durumuna geçip dokuların oksijen ihtiyacını minimum seviyeye indirmek gerekmektedir. Eğer dinlenim durumunda çarpıntı yaşanıyor ise vücut oturur pozisyona getirilip derin ve düzenli nefesler alınmalıdır. Alınan derin ve düzenli nefeslerden sonra akciğerlerde alınan oksijen var olan alyuvarlara yüklenerek dokulara ulaştırılmaya başlanır.
Hastalarda yaşanan bu durumlar zaman zaman ileri derecede rahatsızlık vereceğinden ve daha ileri kalp rahatsızlığına neden olabileceğinden tedavi mümkün olduğunca aksatılmamalı ve tamamlanmalıdır.